14 Kasım 2010 Pazar

Göz Göre Göre

8 yıldır takip ettiğim ve hayatım boyunca vazgeçemeyeceğim bir tutku Formula 1. Ama bu tutku bazen sizin sinirlenmenize sebep oluyor ve hatta "orada olsam bunu yapmazdım" dediğiniz zamanlar bile gelebiliyor.

Son yarışa gelindiğinde, herkes çok heyecanlı ama bir o kadar da gergin bir bekleyiş içerisindeydi. Şampiyonun belli olmadığı sezon finalleri genelde böyle olur, hele son yarışa 4 pilot şampiyonluk ümidiyle girmişse her Formula 1 hayranının adrenalini tavan yapar.

Bir Ferrari taraftarı olarak, takımlar şampiyonasını kaybetmenin verdiği üzüntüyle birlikte, pilotlar şampiyonasının kazanılmasını diliyordum ve tüm kalbimle Fernando Alonso'yu destekliyordum. Son yarışa şampiyona lideri olarak geldi ve sıralama turlarında avantajını artırıp en yakın rakibinin önünde, 3. sırada ve şampiyonluk potasında kalkış yapma şansını yakaladı.

Evet, 3. sıra. Ferrari ve Alonso, ne kadar avantajlı olsalar da, aynı zamanda yarışta çok zor bir konuma düşebileceklerinin de farkına varmışlardır şüphesiz. Ama Ferrari gibi profesyonel bir takımdan bunu yarış sırasında da düşünmesi beklenir kesinlikle. Nitekim öyle olmadı ve Ferrari pit stop stratejisinde çok büyük bir hata yaptı. Güvenlik aracı sırasında pit stop yapmış halihazırda 2 pilot olmasına rağmen (Petrov ve Rosberg) ve aradaki fark yeterli değil iken Alonso'yu pite almak verilen bütün emekleri bir anda çöpe atmaktan başka bir şey değildir.

Bu durumu fark edemeyen, ya da fark ettiğinde yanlış yaptığını gören Ferrari pit duvarı, Alonso'dan imkansızı istedi. Çünkü geçişin zor olduğu bir pistte, düzlük hızı performansı son yarışlarda F-kanal sayesinde iyi bir seviyeye gelen Renault aracını geçmek neredeyse imkansızdır. Hatta Alonso'yu "sen çok yeteneklisin", "Petrov'u mutlaka geçmelisin" diyerek teşvik etmeye çalışmalarından da Ferrari ekibinin işi zora soktuklarını anladıklarını çıkarabiliriz. Her ne kadar çifte dünya şampiyonu olsa da, zor durumlardan çoğu zaman alnının akıyla çıkmayı başarsa da Alonso Petrov'u geçemedi. Bir de buna yavaş turlar atmak zorunda kaldığı için Kubica'ya da geçilmesi eklenince şampiyonluk rüyası bir kabusa dönüştü.

Tabii ki, kaybedenlerin olduğu yerde kazanan mutlaka vardır. Alonso'nun kabus gördüğü yerde kendi rüyasında yaşayan biri vardı: Sebastian Vettel. Sezona iyi başladı, arızalara rağmen aracını limitlerde sürdü. Sezon ortasına gelindiğinde beni çok şaşırtan, hatta "beceriksizce" bile diyebileceğimiz hatalar yaptı. Fakat sezon sonuna girilirken bu hatalardan ders aldığı açıkça görüldü ve kendinden beklenen "harika" performansı sergiledi. Sonuç:"Şampiyonluk".

Son yarışta yaşananlardan dolayı Red Bull pilotlar şampiyonluğunu şans eseri aldı gibi bir sonuç çıkabilir ama kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Sebastian Vettel şampiyonluğu söke söke aldı, çünkü Ferrari 60 yıllık bir takım gibi değil, daha Formula 1'de yeni yarışmaya başlamış bir takım gibi davrandı. Daha 6. yılında olan Red Bull ve Formula 1'de 3. tam sezonunu geçiren Sebastian Vettel de tam bir profesyonel gibi yarışı domine etti ve şampiyonluğu kazandı.

Ne kadar hayal kırıklığı yaşasak da, biz Formula 1 hayranlarının yapması gereken şey, Formula 1'in yeni şampiyonlarını kutlamaktır. Tebrikler Sebastian Vettel, tebrikler Red Bull Racing.

2011 sezonunda da Formula 1 heyecanını doruklarda yaşamak ümidiyle...

Sevgiler, saygılar.