15 Eylül 2010 Çarşamba

Mükemmel "İki" Gün

Kaldığı yerden devam ederken hikaye, yine hafta sonumun harika olacağını hissediyorum. Bayramın son günü, ruhumu doyurmak için o sihirli ekranın başına geçiyorum.

O ekranda gördüğüm manzara beni hayallere daldırıyor, kırmızı rengin güzelliğiyle gözlerim kamaşıyor. Herkes kıpkırmızı, herkes tutkulu, herkes benim gibi orada. Beklentileri olmadan, geçmişi umursamadan, aşık oldukları rengi destekliyorlar.

Sonra kahramanlar birer birer sahneye çıkıyor. Boğalar ve Kurşunlar ile beraber "Şahlanan At"lar da baş roldeler bu sefer. Hatta diğerlerini gölgede bırakıyorlar o gün, yüzümde pis bir sırıtış oluşturuyorlar. O günün ve ertesi günün tahmin edilenden farklı olacağını hissederek gülüyorum.

Günün sonunda "Matador" yakın geçmişi unutturacak şekilde beni haklı çıkarıyor. Ortalarda pek gözükmeyen "Şanssız Brezilyalı" da sonunda ön plana çıkmayı başarıyor. "Son Şampiyon" her zaman olduğu gibi şampiyonluğuna yakışır bir karar veriyor, "Cesur Avustralyalı" elinden gelenin en iyisini yapıyor, "Usta Çaylak" bu sefer çaylakça davranıp "Son Şampiyon"un aksine yanlış kararlar alıyor ve "Küçük Kral" da hala umut besleyerek, yaptığı hatalardan ders almak istermiş gibi önündekileri takip ediyor. Ben ise kırmızı kırmızı, ağzım kulaklarımda o günün güzelliğini yaşıyorum.

Ertesi gün, yine kırmızıyım. Heyecanım kat kat artmış ve kutsal saatte, yani saat 15:00'te gözlerimi kırpmadan izlemeye başlıyorum o güzelliği. Işıklar söndüğü anda, "Son Şampiyon" dümeni "Matador"dan alıyor. İçimde küçük bir burukluk olsa da göz kapaklarım yine direniyor, vazgeçmiyor bu keyiften. "Şahlanan At"ların arkasında "Usta Çaylak" avcı gibi saldırıyor ama haftasonunun ikinci çaylaklığına imza atarcasına ava giderken avlanıyor ve havlu atıyor.

Gözüm gerilere ilişiyor bir an, "Hızlı Sarışın" "Gümüş Ok"unu beklenmedik bir şekilde önlere taşımış, "Cesur Avustralyalı" yaralarını sarmaya çalışıyor ve "Küçük Kral" sakin bir şekilde ilerliyor. "Kral" ise çırpınıyor, ustası olduğu bu ortamda bir nebze tatmin olmak için.

Tekrar ön tarafa dönüyorum, "Matador" işin peşini bırakmıyor, İtalya'da "Şahlanan At" ruhunu benimsemiş sanki. Sonunda ekibi ile birlikte "Son Şampiyon"u yenmeyi başarıyor ve bu hikayenin en tatlı şampanyasını patlatma hakkını kazanıyor. "Matador" mutlu, elinden geleni yapan "Şanssız Brezilyalı" durumdan memnun, "Son Şampiyon" biraz buruk olsa da gülümsüyor ve ben o gün kırmızı giymekten gurur duyuyorum. "Matador"un şampanyasının kokusunu alan diğer kırmızılar gibi...

Hikayenin Kahramanları
Matador: Fernando Alonso
Şahlanan At: Ferrari
Şanssız Brezilyalı: Felipe Massa
Hızlı Sarışın: Nico Rosberg
Kral: Michael Schumacher
Usta Çaylak: Lewis Hamilton
Cesur Avustralyalı: Mark Webber
Küçük Kral: Sebastian Vettel
Son Şampiyon: Jenson Button
Boğalar: Red Bull Racing
Kurşunlar: Mclaren Mercedes
Gümüş Ok: Mercedes

Daha fazla bilgi ve ayrıntı için http://www.trf1.net/index.php/formula1_haberler/16562-alonso-ferrariyi-italyada-sahlandirdi-haberi.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder